09.04.2015 Tarihinde Boğaziçi Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen İKZ 2015 etkinliğine katılma fırsatı buldum. Butik bir zirve olduğu için konuşulanlar uygulama üzerineydi. Her oturum çok kıymetliydi ancak KONDA Araştırma ve Danışmanlık Ltd. Şti. Genel Müdürü Bekir Ağırdır’ın yüzümüze vurduğu tokat, rüyadan uyanmamı sağladı.
Sürekli sapkınlık haline getirdiğimiz konuları, bize dayatılan sistemleri, önümüze gelen her şeyi sorgulamamız gerektiği gerçeğini anlattı bize. İ.K olarak işimizi yaptığımızı sanarken meğerse sadece verilenleri uyguluyor, insan duygularını hiçe sayıyormuşuz. Demografi bilmediğimiz için her yer Y kuşağı kaynıyor diye düşünüyormuşuz. Gençler çok çalışmak yerine torpilin daha geçerli olduğuna inanmışlar.. Mehmet için iş yaparken George kurallarını uyguladığımın farkında değilmişim. Sürekli gelişim diyorum ama her gelişen iyi midir diye sorgulamıyormuşum. Herkesi üniversiteli olarak değerlendirip, çaycı Ahmet abi’yi boş veriyormuşum.. (Lütfen çaycıları önemsemediğim düşünülmesin)
Birbirinden ince detaylara sahip Sn. Bekir Ağırdır’ın paylaşımlarını maddelendirerek önce kendimle yüzleştirmek istiyorum.
– Türkiye’de 2 konu fetiş hale getirilmiştir. “Kalkınma ve Değişme” Her kalkınan yada değişen iyi midir? Bunu sorgulayan yok.
– 19 milyon gencin katıldığı bir anket yaptık. Türkiye nüfusunun %12-13’ü üniversite mezunu.
– 19 milyon genç içinde terfi peşinde olanlar %5,3, Eğlenceli iş arayanlar %12, Yönetime katılmayı istemek %4, İş Güvencesi isteyenlerin oranı %46’dır.
– Şirketyöneticilerinebazen çalışanlarınıza binlerce liralık eğitim aldıracağınıza 1 daha yıl iş güvencesi verin daha çok verim alırsınız diyorum.
– Her yıl %20’nin altında büyümeyi düşünmeyen şirket yoktur. %20 büyümek için hedefe koşarken Acaba ben doğru yapıyor muyum? İşimde başarıya koşuyorum ancak ailemle başarılı bir ilişkim var mı? Diye sormuyor.
– Sadece yönetici adaylarına göre eğitim programı hazırlar ve çaycıyı ihmal ederseniz bu iş olmaz. Çaycıyı ihmal edersen istersen yılda 20 milyon $ ciro yap. Hiçbir anlam taşımaz.
– Farklılıkları dikkate almalı şehir efsanelerinden kaçınmalısınız. Türkiye işgücünde Y kuşağı dediğiniz iş güci sadece 1,5 milyon. 17.5 milyonu diğer kuşaklardan oluşuyor.
– 19 milyon gençten sadece ¼’ü rekabetçi olmanın derdinde. Diğerleri rekabetçiliğin farkında bile değiller.
– Gençler arasında bireyselleşenler sadece %20. Tayin yapılan kişilerin en önemli faktörü hala aileleri. Bireyselleşme sanıldığı kadar yüksek oranda değil.
– Türkiye ve Şirketin normları dikkate alınarak politikalar üretilmelidir.
– Amerika’dan ithal, Amerika’nın rasyonel bireylerine uygun modelleri Türkiye’de kullanamazsınız.
– Türkiye’de gençler Liderinden 3 şeyi bekliyor. “Samimiyet, Adalet, Vizyon”
– 1.1.1981’de Türkiye’de sadece 310 adet bilgisayar vardı. Şimdi bu salonda en az 600 parça bilgisayar işlevli alet bulabiliriz.
– Dijitalleşme deyince i.k alet çantasına yeni bir edevat ekledim sanıyor. Gazeteye verdiğiniz ilanı Facebook’a kopyala-yapıştır yaparsanız dijitalleşmiş olmazsınız. Oraya uygun interaktif iletişim ile dijitalleşebilirsiniz.
– Ekipleşmede adanmışlık ruhu önemlidir. Bugün adanmışlık yok. İ.K’lar gideceklere göre planlamalarını yapsınlar. Çalışanla taahhütlü sözleşme imzalamak mutsuz çalışanlar ortaya çıkarır.
– Modern sistemler kullanıp ağaç tipi demode organizasyon yapıları kullanmayın. İ.K yatay farklılaşmaya önem vermelidir. Bölgesel ve demografik özellikler dikkate alınmalıdır.
– Dijital dünyada gecen kişilerin iyi-kötü-güzel-doğru anlayışları birbirinden farklıdır. Kariyer.net’i her gün gezen 6 milyon kişilerin tercihlerinin aynı olduğunu söylemek aldanmışlık olur.
– 19 milyon gencin %55’i halen geleneklerin korunmasını istiyor.
– 19 milyon gence sorduk. Hayallerinizi gerçekleştirmek için neye ihtiyacınız var dedik.
Torpil %7
Şans %16
Eğitim ve çok çalışmak diyen %65’lik bir kesim.
– Bir problemle karşılaştığında ne yaparsın diye sorduk? %65 hiç bir şey yapmam dedi.
– Fazla mesain ödenmesze ne yaparsın dediğimizde sadece %50’si mahkemeye giderim dedi.
– Marka sadakati şehir efsanesidir. Herkes ihtiyacı için çalışır.
– İ.K dediğimiz şey sadece özel sektörü kapsıyor. 6 milyonluk devlet memurları için bu konular gündeme bile gelmiyor.
– Plan ve bütçelerle i.k’yı yönetmek eskide kaldı. Artık senaryolara göre yönetime geçmek gerekiyor.
– Türkiye’deki insanlar kadere inanır ancak kaderci değildir. Planlarını hep 1 basamak üste gitmek için yaparlar. Şef olmak yerine GM olmayı kimse beklemez.
– Gençlere karşı fetişleştirmek var ancak gençlere gerçek güven yok.
– Bu ülke neyin peşine takıldıysa güvendiği şeyler onu yarı yolda bırakmıştır. Lidere güvenmiş ama yarı yolda bırakmıştır. Onun için mehteran temkinlidir. 2 adım ileri 1 adım geri gider.
Bu yüzleşmeyle birlikte alışkanlıklarım bir günde değişecek mi acaba?