İş ve Yönetim

KategoriBireysel Farkındalık

Eğitim Yılı Başlamadan Önce

Okulların açılmasına az bir zaman kala aileleri telaş sarmış durumda. Okul alışverişi, uyku düzenine alışma, yeni başlayacakların sınıfa uyumu, hangi öğretmenlerin derslerine gireceği vb. Konular her sene başında stres kaynağı oluyor. Bunlar eğitimi dışardan etkileyen faktörler. Peki ya eğitimin evdeki durumu bunları nasıl etkiliyor? Devamını Oku

Faydalı bulduysan paylaş;

Başarı Dedikleri Gerçekten Başarı Mıdır?

Malum bugün (18.09.2017) itibariyle okullar açılıyor. Öğrenciler, öğretmenler ve servisçiler yollara dökülüyor. Devlet büyükleri, veliler, öğrenciler kısacası toplumun her kesimi iyi niye dilekleri ile yeni bir öğretim maratonuna başlıyor.

Doğruluk Payı sitesinin enteresan bir istatistik verisi gözüme çarptı. İstatistiklere göre ”Son 15 yılda hiçbir öğrenci başladığı sistemle ve müfredatla mezun olamadı.”

Bu istatistik hiç te yabana atılacak türden değil. Ancak yazımda eğitim sistemi şöyle, politikaların şöyle olması gerekir gibi serzenişlerde bulunmayacağım. Bu bilgiyi aklınızın bir köşesinde bulunsun diye paylaştım.

Ben “başarı” kavramı üzerine düşünmeyi tercih ediyorum. Herkesin bir şey söylediği ama asıl cevabın bulunamadığı başarıdan söz etmek istiyorum.

“Başarı” ontolojik bir kavram. Kağıt üzerinde bir tanımı olsa da herkesin farklı algıladığı bir konu. Aşk, sevda, annelik gibi görünenden farklı duygular barındıran bir terim. Herkesin odağındaki konuya göre başarının tanımı da değişmektedir.

Tüm öğrenci arkadaşlarım sistem içerisinde bir başarı mücadelesi veriyor. Aileler de “başarılı olmak zorundasın” diyerek baskı yapmaya çalışıyor (belki de farkında olmadan yapıyorlar). Aileler baskılarını çevrelerindeki başarı tanımına göre yapıyor. Çevresindeki çocuklar yüksek not alıyorsa onlar da çocuklarının yüksek not almasını, doktor oluyorlarsa onlar da çocuklarının doktor olmasını istiyor. Çevredeki bu yansıma çocukları haberlerinin bile olmadığı bir maratona sürüklüyor.

Bende yıllarca matematiğim çok iyi olmadığı için çevremde kabul görmekte zorlandım, takdir alamadığım için “takdir edilmedim”, ortaokulda notlarım düşük olduğu için öğretmenlerim “bundan bir cacık olmaz” yaftasını yapıştırdı. Yaşadığım duygusal yorgunluk başımın tepesinde 1 tonluk kütle halinde sallanıyordu. Hayat ergenlik öncesinde benim için survivor’a dönmüştü.

Okul başarısı konusunda ailelerden tek ama zor bir ricam var. “Bırakın çocuklarınız sizin ezberlerinizi bozsun.” Onları kendi kalıplarınıza hapsetmeyin. Yeteneklerin önünü keserek değil açarak başarılı bireyler yetiştirebiliriz. Başkalarının başarı kalıplarına göre yetişecek çocuklar “başkasının” başarısı olur. Başkasına göre yetiştirdiğiniz çocuklar sizden bir parça olmaktan uzaklaşır.

Çocukların yetenekleri neyse ortaya koymalarına izin verir. Kimyası zayıf olabilir ama iyi bir girişimci olabilir, hareketliliği düşük olabilir ama iyi bir bilim adamı olabilir. Ülke kalkınması için bilim adamına da, doktora da esnafa da ihtiyaç var. Motivasyonlarına göre doğru rehberlik yapmak dışarıdan birisine emanet edilemeyecek kadar önemli bir iştir.

Lütfen bu zorlu eğitim sistemine “öğütülen” çocuklar yetiştirmeyin.

Faydalı bulduysan paylaş;

Hedef Haritalama (Goal Mapping) Metodu

2016 MCT İK Zirvesinin teması Akılcı Sadelikti. Ateş Ataseven’in sunumu ile zirvede haberdar olduğum bir uygulamadan size bahsetmek istiyorum. (Oturuma katılmama vesile olan Merdiye Eker’e teşekkür ederim. ) Birçoğumuz hedeflerimiz olduğundan, başarıya ulaşmak istediğimizden bahsediyoruz ancak nasıl ulaşacağımızı tanımlamada zorluk yaşıyoruz. Hedef tanımlamada Akılcı Sadelik temasına uygun bir yöntem olan Hedef Haritalama (Goal Mapping) Metodu Brian Mayne tarafından geliştirmiş. Yöntemi doğru anlayabilmek için kısaca Brian Mayne’i tanımakta fayda var. Devamını Oku

Faydalı bulduysan paylaş;