Ahmet iyi bir üniversitenin İnsan Kaynakları bölümünden mezun olmuştu.. Hevesliydi ve gayretini her yerde dile getiriyordu. Çağın modern argümanlarının (blog, sosyal medya, web tv gibi.. ) tamamını kullanarak şirketlerin ilgisini çekmeye çalışıyordu.
Mesleğiyle ilgili teorileri üst seviyede öğrenmeye çalışmış ayrıca okulda düzenlenen 100’den fazla seminere katılım göstermişti.
Hocaları Ahmet’e “Piyasanın iyi i.k* çalışanlarına ihtiyacı var.. Yani Size..” sözünü misyon edindirmişti. Ahmet’te öğrendiklerini uygulamaya koymak için idealist bir tavır sergiliyordu.
Okulun ardından iş arayışına giren Ahmet çeşitli şirketlerle görüşüyor ancak uzun süre cevap alamıyordu. Kendisi de i.k eğitimi aldığı için i.k’nın bu davranışını da anlamlandıramıyordu..
Nihayet bir şirket başvurusunu olumlu değerlendirmişti. Ahmet artık ideal bir i.k için kollarını sıvayacak, hayalini kurduğu mesleğine kavuşacaktı.
Ahmet şirketin işe alım departmanında göreve başlamıştı. Yeni başladığı için teoriyle pratiğin paralel gitmemesi onu rahatsız ediyor, sürekli uygulamaları olduğu olması gereken noktaya getirmeye gayret ediyordu. Yöneticisi ile toplantılar yapıyor, teorik bilgilerini aktarıyor ve ikna etmeye çalışıyordu. Yöneticisi anlattığı şeyler için çeşitli hazırlıklar yapmasını istiyor ancak yaptıklarıyla ilgili bir türlü sonuca ulaşamıyordu.
Bir süre sonra iş hayatının gerçeğini kavramıştı. “Etkisiz yöneticiler sistem kurmak yerine, durumu idare etmeyi tercih ediyorlardı. Sistem kurmaya çalışanlar ise yavaş yavaş köreliyordu..”
Kısaltma: İ.K = İnsan Kaynakları
Hikaye: Metin AKKAYA