Kişisel markalaşma ile kariyer yönetiminin birbirine karıştırıldığını düşünüyorum. Kişisel markalaşmayı bloglar ve sosyal medya üzerinden yönetebilirken, kariyer yönetimi sadece iş hayatındaki uygulamaların neticesinde oluşmaktadır.
Kitapların yerini blogların aldığını düşünürsek tüm blog yazarlarının bir nevi sosyal sorumluluklarını yerine getirdiklerini söyleyebiliriz. Bloglar kişisel markalar için çok değerli bilgiler üretirken, ağaçların sağlıklı kalması ve kesilmemesinin önünü de açtı..
Kişisel markalaşma ≠ kariyer yönetimi .. Bunu çok net söylüyorum. Blogların sayısı o kadar arttı ki içerik niteliği ayrımında zorlanıyoruz. Aslında gerekli niteliklere sahip olmayan ama “– mış gibi” gözükmeye çalışan kişilerin sadece sosyal medya ve bloglarda kendini farklı gösterdikleri yeterli mesleki yeterliliğe sahip olmadıklarını gözlemlemekteyim.
Terim olarak kişisel marka ilk önce Ağustos 1997 ‘de Fast Company dergisinde yayımlandı. Yönetim Gurusu Tom Peters “Biz kendi şirketlerimizin CEO’larıyız. Bugün, bizim en önemli işimiz Sen denilen marka için baş pazarlamacı olmaktır. ” demiştir.
SEN A.Ş’nin oluşabilmesi için mesleki ve ahlaki yetkinliklerin tamamlanması, sonrasında blogların oluşması gerektiğini düşünüyorum.
Bloglar kişisel markayı destekler ancak kariyer yönetiminizi yapmaz, yapamaz. “Çünkü Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz..”