Yönetim bilimi ilk insandan bu yana var olan ancak 1900’lü yıllardan itibaren “bilim” olarak tanımlanmış bir olgudur. İşi, çevreyi, ekonomiyi, insanı ve ilişkileri yönetmek 21. Yüzyılda yönetim bilimcilerin öncelik ve önem verdiği alanlar halini almıştır.
Her yönetim metodu her alana uygun değildir.
Yönetim kelimesi tek başına bir kavramı ifade etse de altında birden çok bileşeni barındırır. Kısaca;
Güven+Duyarlılık/Empati+Yeterlilik+Erişebilirlik+İletişim+İtibar+Kültür = Yönetim
olarak formüle edilebilir.
Türk işletmelerinde başarılı olarak lanse edilen uygulamalara “sorgusuz aşık olma” durumu olduğunu sizler de gözlemleyebilirsiniz. “Google’dan muhteşem ofis..” “Sahibinden.com mülakatta şu soruları soruyor..” “Harward Üniversitesi’ne girebilmek için bunları bilmeniz şart..” başlıklarını okuyan işletmeciler hemen aynı şeyleri yapma eğilimi göstermektedir. Muhteşem ofisler yapılabilir, teknik alt yapısı olan mülakatlar uygulanabilir ancak bunların “yerelleştirilmesi” yani “kültürümüze uygun hale getirilmesi” gerekir. İthal uygulama ve süreçlerle kimsenin tatmin olmadığı ve yıkıcı bir yönetim tarzı ortaya çıkması kaçınılmazdır.
1991 Senesinde Tüsiad tarafından yayınlanan raporda “Çalışanlar Liderlerini Nasıl Algılıyor?” sorusunun yanıtları oldukça ilgi çekicidir.
- Otokratik (%53)
- Babacan (%25)
- Danışan (13,6)
- Demokratik (8,5)
Aynı araştırmada “Nasıl bir yöneticiniz olmasını isterdiniz?” sorusuna verdikleri yanıt daha da enteresandır.
- Danışan (%32,5)
- Babacan (% 28,9)
- Demokratik (%25,6)
- Otokratik (%10,3)
Bu araştırmaya göre çalışanlar fikrinin önemsenmesi, sevgiyle yaklaşılmasını ve katılımcı bir yönetici profili beklerken, baskıcı, sevecen ancak daha az fikrinin alındığı bir ortamla karşı karşıyadır.
Prof. Dr. Acar Baltaş Türk Kültüründe Yönetmek adlı kitabında uygulamaları yerelleştirilmesi ile ilgili şu önerileri sıralamaktadır.
- Genellemeyin, kişileştirin.
- Çalışanı anlayın.
- Yerelleştirerek yönetin.
Bu önerilerden Geert Hofstede’nin dediği gibi “İnsanların değerlerini, inançlarını ve kullandıkları deyimleri anlamadan onları yönetemezsiniz.” Sonucu çıkmaktadır.
Daha detaylı bilgi için Prof. Dr. Acar Baltaş’ın “Türk Kültüründe Yönetmek” kitabını baş ucunuza iliştirmenizi tavsiye ederim.